Köyü köy yapan inekler, şehiri şehir yapan binalardır mottosu geçeli çok oldu. Yaşam üzerine basa basa, bize şu mesajı sunuyor;
Şehiri şehir yapan nüfusu ve imarı değil. Nüfusun vizyonu.
Şehir görünümlü köy olan Sakarya’dan bahsedeceğim. Mazotu bitmiş, arkadan itilip kakılarak bir avuç insanın geliştirmeye çalıştığı ama vizyonu bir türlü yakalayamayan şehrimizden.
Gariban buluyorum. İtilip kakılan buluyorum. Payelenmiş görüyorum. Ben hayatım boyunca birçok şehirde yaşadım. Kültürleri gördüm, çeşit çeşit insanlar tanıdım. Sakarya stratejik konum ve şartları bakımdan yaşam için çok uygun bir yer. Ancak bu şehirde çalışmak, üretmek, çalışan, okuyan, hizmet eden olmak çok zor.
Kendi içinde huzur ve zindeliği yakalayamadığından halka da yansıyor.
Hangi ortama gidersem gideyim büyük şikâyetler, tanımadığım ön masa- arka masadaki konuşmaları duyuyorum; şikâyet, sitem, kırgın insanlar, kaygılı insanlar. Kaygı taşımayanlar çarkın içinde olanlar. Devran kötüye gidiyor ama eleştirilere kulak vermek yerine, halkın nabzını tutmak yerine kendi nabızlarını ölçü alıyorlar.
Algı ile yönetiliyor ilişkiler. Birilerini ki o kişiler genelde hizmet ehli olanlar oluyor ama kendileri için risk görülenler; sırf kişisel hırslar için bel aşağı dedikodular oluşturarak, kara leke sürerek imaj operasyonu yapılıyor o kişilere. Uzaktan izliyorum, Allah'ım kimler nerelerde, nereler kimlerin elinde bakıyorum. Ehliyet, zekâ, deneyim, liyakat, sulh bunlara gerek bile duymuyor şehrim. İhtiyaç duyulmuyor çünkü dert başka.
Emeklere, dökülen alın teri ve hizmetlere kaygılanıyorum sadece.
Kör, sağır ve dilsizlerle dolu her yanımız. Kör görmek istemiyor. Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir, çünkü.
Sağır; duydukları ile değil elde ettikleri ile ilgileniyor. Ve kendisini konumlandırma derdinde olanlar sağırlığı tercih ediyor.
Dilsiz… İşte bu kesim var ya içinde bulunduğu ortamı gören, duyan ama dilsiz. Arkadan nefret, şikâyet, eleştirileri sıra sıra diziyor ama yüzleşince boncuk dağıtıyor. Siz haklısınız diyor, başkasına yapıldığında eleştiren ama kendisine verildiğinde nimetten sayıp hak hukuku kendine gelince unutanlar bunlar. İşte oranlama yaparsak çarkın yarısından çoğu böyle. Çünkü ekmek parası diyor, çevre kazanma, konum derdi diyor… Hep elindekilerden olma korkusu, kolay yoldan daha ileriye gitme umudu.
Şimdi biz bu körlere bakmayı nasıl öğretiriz, dilsizlere konuşmayı, sağırlara sesimizi duyurmayı nasıl yapmalıyız da, şehrimizi şu kapandan kurtarırız bilemiyorum.
Ama şunu diyeyim, eleştiriden rahatsızlık duyanlara diyeyim; şehirde ki birçok insanın rahatsızlığı bunlar. Ve temel sorunların kaynağı. Bunlar hallolmadıkça gerisini konuşmaya bile sıra gelmiyor.
Bu yazı toplam 159 defa okundu.15 Ağustos 2022 - 00:13, Pazartesi
12 Ağustos 2022 - 10:25, Cuma
10 Ağustos 2022 - 16:47, Çarşamba
8 Ağustos 2022 - 00:31, Pazartesi
5 Ağustos 2022 - 19:33, Cuma
2 Ağustos 2022 - 19:13, Salı
1 Ağustos 2022 - 00:25, Pazartesi
25 Temmuz 2022 - 00:24, Pazartesi
22 Temmuz 2022 - 16:34, Cuma
18 Temmuz 2022 - 00:29, Pazartesi
GİZLİ KAHRAMAN: ÖMER BEKTAŞ