Londra 2012 Olimpiyatları'nda istedikleri sonucu alamayınca stres, heyecan gibi çeşitli gerekçeler gösterdiler. Olimpiyat gibi üst düzey organizasyonlar sporcular üzerinde ekstra bir psikolojik baskı yaratır mı? Sorusuna cevap olarak Bir organizasyon ne kadar üst düzey olursa, ne kadar çok ilgi çeker ve ne kadar çok kişi tarafından seyredilirse, sporcuda da o kadar çok stres, kaygı ve baskı yaratır. Özellikle ülkeyi en iyi şekilde temsil etme isteği, kendisinden mutlaka madalya beklentisinin olması, olimpiyatlar gibi büyük organizasyonlarda sporculardaki kaygıyı fazlasıyla artırır. Zaten istedikleri sonucu alamayan sporcuların açıklamaları dikkatle incelendiğinde bütün başarısızlığın nedeninin psikolojik konularda olduğu açıkça anlaşılıyor. Söz gelimi hiçbir sporcu, fiziksel olarak güçsüzüm, teknik anlamda iyi hazırlanmadım ya da taktik anlamda kötüydüm açıklaması yapmıyor. Gerekçeleri hep psikolojik yetersizliklerle ilgili. Örneğin, “Antrenmanda hep kaldırdığım kiloyu kaldıramadım” demenin psikolojik dildeki anlamı performans anksiyetesidir ve çok da yaygın bir sorundur. Benzer şekilde Sibel Şimşek'in “Bir anlık boşalma oldu vücudumda. Dikkatimi toparlayamadım” demesi konsantrasyon eksikliğinin tanımı. Sadece sporcularda değil antrenörlerde de ciddi bir gerginlik ve stres göze çarpıyor. Kaygı böylesine önemli müsabakalarda belli bir düzeye kadar elbette normal. Hatta uyarılmışlık düzeyinin belli bir seviyenin altında olması da başarısızlığa neden olur. Ancak, uyarılmışlığı, kaygı ve stresi olması gerektiği seviyelerde tutmak ise çok ciddi ve istikrarlı zihinsel çalışmaların sonucudur. Türk sporcularda, bu kaygı seviyesinin özellikle birkaç başarısızlıktan sonra çok arttığını hatta korkuya dönüştüğünü gözlemliyoruz. Bunun bütün sebebinin zihinsel anlamda yeterli derecede çalışmamak olduğu da çok net görülüyor. Kesinlikle! Şunu çok açıkça söyleyebilirim ki, başarısızlıkların bütün nedeni zihinsel antrenman yapılmamasından, psikolojik destek alınmamasından kaynaklanıyor. Bir sporcu her gün nasıl fiziksel antrenman yapıyorsa, mutlaka zihinsel antrenmana da düzenli vakit ayırmak zorunda. Örneğin, imgeleme, otojen antrenman, kas gevşetme teknikleri, biofeedback, nefes teknikleri, kendi kendine olumlu konuşma gibi pek çok zihinsel antrenman tekniği var ve yararları bilimsel çalışmayla kanıtlanmıştır. Oysa Türkiye'de hiçbir sporcu ya da takım, zihinsel antrenmana yeterli vakit ayırmıyor ya da doğru uzmanlarla çalışmıyor. Bu yüzden, Türkiye'nin sportif performansı istikrarlı değil ve tesadüfi başarılardan oluşan bir görüntü hakim. Bir sporcunun fiziksel, teknik ve taktik antrenmanlarına olimpiyatlara birkaç ay kala başlaması nasıl mantık dışıysa, zihinsel antrenmanlara da böyle birkaç ay kala başlaması aynı şekilde mantık dışı. Birkaç ayda, düzensiz ve yetersiz yapılan zihinsel antrenmanların hiçbir yararı olmaz. Zihinsel antrenman her gün düzenli yapılmalı ve aksatılmamalı. Yarışmalara birkaç ay kala başlayan çalışmalar hiç yarar getirmeyeceği için yapılmasa daha bile iyi. Çünkü gerçek anlamda öğrenilmeden yapılan zihinsel antrenman teknikleri yarar yerine zarar bile getirebilir.
Bu yazı toplam 455 defa okundu.20 Ocak 2021 - 06:03, Çarşamba
19 Ocak 2021 - 01:57, Salı
14 Ocak 2021 - 06:43, Perşembe
12 Ocak 2021 - 09:19, Salı
9 Ocak 2021 - 04:28, Cumartesi
7 Ocak 2021 - 07:23, Perşembe
6 Ocak 2021 - 02:35, Çarşamba
4 Ocak 2021 - 04:51, Pazartesi
2 Ocak 2021 - 04:53, Cumartesi
1 Ocak 2021 - 04:59, Cuma
SİYASETİN DİLİ