Geçen hafta sonu babalar günüydü.
Her yıl ayrı bir heyecanla yaşanan babalar günü bu sene de yine babalar ile evlatlarını bir araya getiren bir işlev gördü.
Evlatlar babalarını hatırladılar onlara hediyeler aldılar. Ellerini öptüler hürmetlerini sundular.
Babalar da hatırlanmanın dikkate alınmanın sevincini yaşadılar. Daha bir iyi hissettiler kendilerini.
Hafızalarında canlanan güzel hatıralara bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Yıllardır devam eden bu özel günün iyiliklere güzelliklere yeni yeni kapılar açması ile birlikte belki ailelerin bağları biraz olsun daha da güçlenmiş olacaktır.
Birlik ve beraberliği sağlayan sebepler vardır. İnsanlar bazı ön koşullar gerçekleştiğinde birlik ve beraberliğin önemini daha iyi anlarlar ve kavrarlar.
Bu bazen ortak bir acıdır. Geçmişte yaşanmış bir acı ya da bir afet insanların birlik ve beraberlik duygularını pekiştirir birbirlerine olan ihtiyaçlarının farkına varmalarını sağlar.
Bu bazen de bir sevinçtir bir başarıdır ortak bir kazanımdır.
Bir arada yaşayan toplumların birlik ve beraberliklerini sağlayan unsurlar sadece bu kadar değildir elbette.
Mesela inanç birlikteliği mesela coğrafya birlikteliği ırk birlikteliği dil birlikteliği gibi unsurlar da toplumları birlik ve beraberlik noktasında motive ederler.
Uzun zamanlardır bir arada yaşayan toplumların içerisindeki birlik ve beraberlik hissiyatları daha yüksektir ve birbirlerine daha da bağlıdırlar. Ortak dertleri vardır ortak sevinçleri vardır. Birbirlerinin durumları ile yakından ilgilenirler birbirlerine daha sıkı bağlarla bağlı olurlar.
İnanç birlikteliğine baktığımızda asırlardır bir arada yaşayan toplumların birbirlerinden etkilendikleri farklı inanç ve kutsallara sahip olsalar da bir arada yaşamanın bir arada bulunmanın aynı sokakta yürümenin aynı mahallede yaşamanın verdiği kültürel etki ile birbirlerine saygı gösterirler ve sevgi içerisinde bulunurlar.
Yeryüzünün neresine bakarsanız bakın az veya çok bu böyledir.
Peki dünyada yaşanan bunca elem ve keder de nereden çıktı/çıkıyor diyenler olacaktır. Onların biraz olsun tarihe bakmalarını ve tarihi argümanları ideolojik yaklaşımlarla değil objektif bir bakış açısıyla gözden geçirmelerini öneririm.
İktidar ve yönetme hırsı ile birlikte mevki ve makam sevdası ya da daha fazla kazanma ve mal mülk edinme isteği gibi insanlar arasındaki barış ve huzur ortamlarına zarar veren durumların en başta zarar verdiği şey işte yazımızın da başlığı olan “birlik ve beraberlik” özelliğidir.
Bu ilk defa 1789 Fransız İhtilali sonrasında ortaya çıkan “ulusçuluk” akımının ortaya çıkardığı sorunlar yumağının birkaç başlığından biridir. Ellerinde olanla yetinmeyip ve temel insani değerler bağlamında aralarında hiçbir sorun olmayan insanlar bu ulusçuluk akımından etkilenip birbirlerine kötü gözle bakmaya başladılar.
Umutları insanların arasındaki kardeşlik ve dayanışma ruhunu ve diğerkamlığı zedeleyen ve yok eden bu zehirli durum günümüzde de halen etkilerini göstermektedir.
Peki bu “kader” değiştirilemez mi?”
On yıllardır bir kısım insanları yok sayarak hayatını sürdürmek isteyen ve bunu ilanihaye devam ettirme gayretkeşliğinde kaybolmuş zihniyetlerin sonunun gelmesi ile ancak toplumlarda ülkelerde ve dünyada barış ve huzur gelecektir.
İnsanlık yeniden bir kardeşlik yeniden bir dayanışma ikliminin içerisine girecektir.
Ulusçuluk bir virüs gibidir ve “öteki” ni anlamamıza engel olur kabullenmemizin önüne geçer.
“Toptan Allah’ın ipine sarılın” (Kur’an-ı Kerim 3/103) ilahi buyruğunda vurgulandığı üzere toplumları ayakta tutmanın ön koşulu olan beş güvenli/emniyetli ortamın sağlanması ve geliştirilmesi ve bunların sürdürülebilir hale gelmesi sağlanmalıdır.
Bunlar can güvenliğidir mal güvenliğidir akıl güvenliğidir inanç/din güvenliğidir ve nesil güvenliğidir.
Hayırlara açılan kapılarınız olsun.
Bu yazı toplam 53 defa okundu.16 Haziran 2022 - 00:48, Perşembe
10 Haziran 2022 - 00:29, Cuma
2 Haziran 2022 - 00:00, Perşembe
26 Mayıs 2022 - 00:22, Perşembe
20 Mayıs 2022 - 00:25, Cuma
12 Mayıs 2022 - 00:38, Perşembe
5 Mayıs 2022 - 00:32, Perşembe
28 Nisan 2022 - 12:44, Perşembe
21 Nisan 2022 - 00:31, Perşembe
14 Nisan 2022 - 00:30, Perşembe
BİZ YAZMAKTAN, SİZ OKUMAKTAN YORULDUNUZ