Taner İltaş

Toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendiren bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Uyuşturucu belası kabus olmaya devam ediyor.

Bu illet her zaman insanlığın başına bela olmuştur. Milyarlarca dolarlar kazanan baronlar servetine servet katarken, gencecik insanlar hayatlarının baharında dolup gitmiştir.

Kimileriniz ‘Bu yeni bir şey değil’ diye düşünebilir.

Ben de biliyorum. Uyuşturucu, her zaman büyük sorun olmuştur. Ama bugünlerde durum sanki biraz daha farklı.

Fark ettiniz mi bilmiyorum ama dünya genelinde devam eden kaos ile birlikte suç olaylarında büyük artış yaşanıyor.

Ülkemizde de durum böyle. İnsanların sabır eşiği çok düştü. Her gün bir cinayet her gün bir vurgun haberi.

Uyuşturucu operasyonlarının sayısı da giderek arttı. Sakarya’da hemen hemen her gün 3-4 operasyon yapılıyor.

Jandarma ve Emniyet özveriyle çalışsa da zehir tacirlerinin kökü bir türlü kazınamıyor.

Bazı ilçelerimizde de durum çok daha vahim. Uyuşturucu kullanımı artık öyle büyük bir tehdit haline geldi ki Akyazı’da mahalle mahalle toplantılar yapılmaya başlandı.

Sıradan insanlar yaptıkları toplantılarda bu işin sonunun gelmesi adına radikal kararlar alınması çağrısında bulundu.

Çünkü küçük yerlerde insanlar birbirini daha iyi tanır. Orada olup bitenlere daha hakimdirler.

Tehlikenin boyutunun her geçen gün arttığına şahit olan insanlar, artık bir şeyler yapılması için adım atılması gerektiğini düşünüyor.

Bence de öyle. Tamam kolluk güçleri üzerine düşeni yapıyor ama bu iş operasyonlarla sona ermez.

Çünkü ortada muazzam bir para var. Her zaman kirli düşünen kirli insanlar olacağı için, sahneden birilerini çekip aldığınızda yerine başkaları geliyor.

O nedenle il genelinde artan uyuşturucu tehlikesine karşı devlet, STK, belediyeler, kolluk güçleri ve aileler hep birlikte hareket etmeli.

Bu işin kökünü kazımak adına farklı uygulamalarla adımlar atılmalıdır. Aksi taktirde yarın çok geç olabilir.

KABACAN NEDEN KAYBETTİ?

Sakarya Sebzeciler ve Meyveciler Esnaf Odası Başkanı Muzaffer Kabacan, iki dönemdir Türkiye Sebzeciler Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu Genel Başkanlığı’nın kapısından dönüyor.

İlk kez girdiği seçimi az bir oy farkıyla kaybeden Kabacan, ikinci seçimde de yine az farkla başkanlığı kazanamadı.

Kabacan, yakın zaman önce annesini kaybetti. Bir kez daha kendisine baş sağlığı dileğinde bulunuyorum.

Baş sağlığı ziyaretine gittiğimde bana seçim sürecinde yaşadıklarını anlattı. Gerçekten çok şaşırdım.

Türlü ayak oyunlarıyla kazandığı seçimin nasıl elinden alındığını duyunca bir Sakaryalı olarak hem öfkelendim hem de üzüldüm.

Seçimden sonra yaptığı tüm itirazlar da reddedildi.

Ankara’da çok güçlü lobimizin olduğu hep söylenip dururdu. Böylesine güçlü lobisi olan bir şehrin başkan adayının başına nasıl böyle şeyler gelebilir anlamak mümkün değil?

İktidar ya da muhalefet fark etmez, bir tane milletvekilimiz o seçimde Kabacan’ın yanında olsaydı acaba bunlar olur muydu?

Yanında olmak demek, ‘Ben geldim, bu seçimi Kabacan kazanacak’ anlamında değil. Yanında olmak demek, en azından seçim sürecinin adil bir şekilde gerçekleşmesi için mücadele etmektir.

Ancak maalesef böyle bir şey olmadı.

Türkiye Sebzeciler Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu Genel Başkanı da Sakaryalı olsa fena mı olurdu!

Bence Ankara’nın değerli Sakaryalıları bu soruyu kendilerine bir sorsunlar.