Bir yandan ekonomik kriz, bir yandan salgın belası. Öyle zor günlerden geçiyoruz ki herkes iyice bunaldı.
Zam üstüne zam yağıyor. Bu zamlar da öyle böyle makul, kabul edilebilir sınırlar çerçevesinde yapılmıyor.
Elektriğe bir gecede yüzde 50-127 oranında zam geldi. Orana bakın!
Doğalgaza bir kalemde yüzde 25 zam yapıldı. Akaryakıtı zaten söylemiyorum. Rutine bağlandı.
Her gün 1 TL civarı geliyor işte. Asgari ücret 4 bin 250 TL oldu diye sevinen milyonlar, alım gücünün yerle bir olmasıyla kara kara düşünüyor.
Artık orta gelirli bir ailenin dışarıda yemek yemesi, bir yerlerde hep birlikte vakit geçirmesi çok lüks oldu.
Bugün 5 TL olan şey, yarın 10 TL’ye yükseliyor.
Hani dolar düştüydü ya! Artık o da yükselişe geçti. 11 TL’ye düşünce halay çekenler, şimdi 14 TL’ye yükselince ne yapıyor acaba?
İşin bir de kur garantili mevduat sistemi var. Orasına hiç değinmiyorum zaten. Merak edenler dönüp ülkenin yakın tarihine bakabilir.
Ekonomi gerçekten insanları artık çok zorlamaya başladı. Gidişat böyleyken siyasi tablo nasıl şekillenir, işte bu çok daha merak edilir hale geldi.
Çeşitli anketler dolaşıyor ortalarda. Kimileri hala AKP’yi yüzde 40’larda gösteriyor, kimileri yüzde 30’un altında.
Şahsen anketlere çok güvenen bir insan değilim. Sonuçta ticari çıkarlar birçok sonuca etki ediyor.
Ama son birkaç yıl içinde yaşananlar nedeniyle iktidarın oy kaybına uğradığını söylemek için de alim olmaya gerek yok.
Bunu öyle internet röportajlarını izleyip de tepki gösteren vatandaşlar nedeniyle söylemiyorum.
Her ülke için değişmez bir gerçek vardır. Bir yerde ekonomi çok kötü gidiyorsa, orada iktidar kan kaybeder.
Fizik yasası gibi bir şeydir bu.
AKP açısından da durum böyle. Ancak partinin ne kadar kan kaybettiği konusunda çok kesin konuşmak doğru olmaz.
Çünkü öyle veya böyle, erken seçim olmazsa hala seçime yaklaşık 1,5 yıl gibi bir zaman dilimi var.
Bu zaman iktidarın aleyhine de işleyebilir lehine de.
İşler böyle devam ederse tabi ki de AKP açısından tablo olumlu seyretmeyecektir. Ancak ekonomiyi düzeltmeyi başarabilirlerse farklı şeyler konuşulabilir.
Fakat içinde bulunduğumuz tablo nedeniyle bu da çok mümkün görünmüyor.
Toplumun her kesiminde ekonomik krizin derin etkileri hissediliyor.
Geçtiğimiz gün Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı A. Şener Bayraktar şile görüştüm.
Kendisinin söylediklerini haberleştirdim.
Gerçekten çok önemli noktalara dikkat çekti. Üretim zincirinin en önemli halkası olan çiftçinin durumunun çok kötü olduğunu dile getirdi.
Artan maliyetler çiftçiyi neredeyse üretim yapamaz hale getirmiş.
Yüksek döviz kuru nedeniyle maliyetlerin adeta tavan yapması nedeniyle, çiftçi tarlasını ekemez hale geldi.
Bunun sonucunda ne olur?
Bildiğiniz gibi pandemi süreci bize gıdanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Eğer ülke olarak tarımda üretemezsek bunun sonuçlarını çok acı bir şekilde yaşarız. Çünkü her şeyden tasarruf edebilirsiniz ancak gıdadan edemezsiniz.
Eğer gıdada ithalata bel bağlarsak, iki belki de üç katına çıkacak fiyatlar nedeniyle çok zor günler yaşarız.
Çünkü dövizin durumu malum!
Bayraktar, çok kritik bir uyarıda bulundu. Çiftçinin kaliteli üretim yapmasını sağlayacak şartların bir an önce sağlanması gerektiğini ve acilen tedbir alınması gerektiğine dikkat çekti.
Eğer yapılmazsa ne olur?
Nasıl akaryakıt artık el yakıyorsa, gıda da el yakar. Bu da bizim için hiç iyi olmaz.
Bu yazı toplam 251 defa okundu.19 Ağustos 2022 - 00:12, Cuma
17 Ağustos 2022 - 00:42, Çarşamba
29 Temmuz 2022 - 00:36, Cuma
20 Temmuz 2022 - 00:28, Çarşamba
14 Temmuz 2022 - 00:38, Perşembe
27 Haziran 2022 - 00:10, Pazartesi
30 Mayıs 2022 - 00:13, Pazartesi
11 Mayıs 2022 - 00:44, Çarşamba
25 Nisan 2022 - 00:16, Pazartesi
9 Nisan 2022 - 00:17, Cumartesi
GİZLİ KAHRAMAN: ÖMER BEKTAŞ